Moda ve Sanatın Buluştuğu İsim Tuğba Yazıcı

Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun olduktan sonra Türkiye’de ve yurt dışında bir çok başarılı projeye imza atan ve ödüller alan Tuğba Yazıcı, İstanbul Moda Akademisi’nde aldığı eğitimin ardından moda dünyasına yeni bir pencere açtı. Tablolarını tasarıma aktararak moda ile sanatı birleştiren Yazıcı’nın koleksiyonlarının bir sanat eserinden hiç biç farkı yok.

Beş yıl önce katıldığı Floransa Bineali’nde dünyanın tasarım üzerinde döndüğünü fark eden Tuğba Yazıcı, buradan aldığı ilhamla moda ile sanatı birleştirdi. Katıldığı sergiler, festivaller ve workshoplar’da hep bir araştırma içinde olduğunu dile getiren Yazıcı, Modacı Ressam titrine sahip belki de tek isim diyebiliriz. Göz alıcı tablolarına bir kez de tasarımlarında hayat veren Yazıcı, moda ile sanatı birleştirerek moda dünyasına yeni bir boyut kazandırıyor. Güneşin Kızları ve Eve Dönüş dizilerinin oyuncuları ve ünlü şarkıcı Göksel, Modacı Ressam’ın çalıştığı isimler arasında.

Portrelerinizi modayla buluşturma fikri nasıl ortaya çıktı?
Hep farklı olmak istedim, iz bırakmak istedim. Ufak dokunuşlarla da olsa insanları mutlu etmek isteyen bir yapım var. Yaptığım resimlerde de arzum, her ressam gibi, evrensel olma arayışı idi. Katıldığım tüm sergiler, festivaller, workshoplar bir araştırmaydı aynı zamanda benim için.
En son katıldığım 2011 Floransa Bienali’nde, dünyanın tasarım üzerine döndüğünü fark ettim. Yani yüzey ne olursa olsun, düşünceydi kabul gören. Bu gibi ilhamlarla, resimlerimin aşkla istenmesi ve tüm dünyaya yayılması için; en arzu duyulan alanla, moda ile sanatımı birleştirdim.

TUGBA YAZICI

Bu zamana kadar hangi fuar ve defilelere katıldınız?
İki defa Chicago Türk Festivali’ne (2007-2008), Artist Sanat Fuarı’na ( 2009) ve Floransa Bienali’ne (2011) katıldım. Mart ayında da Paris Marais’te karma sergiye katıldım. Moda Akademisi’ni bitirdikten sonra aynı yıl MESİAD’ın düzenlediği bir yarışmada ödül alarak, düzenledikleri defileye katıldım.

Tasarımlarınızda neden göz detaylarını görüyoruz, bu detayların bir anlamı var mı? Koleksiyonlarınızdaki hikayeler neler? Bize biraz bahsedebilir misiniz?
Resimlerim kadınlar üzerine olduğu için, uzun yıllar psikolojilerini inceledim. Resim yapmak kuvvetli bir analiz gerektirir ve her şeyin bir felsefesi vardır, olmalıdır, yüzeysel kalır yoksa her şey.
Her kadın beğenilmek, gözlerin üzerinde olmasını ister. En azından bizim hitap ettiğimiz kadınlar… Ama bazen bunlar duyulmaz, söylenmez, sadece hissedilir. Bazen de duymaya çok ihtiyaç da olabilir. Günlük hayatta her şey yolunda gitmiyor bazen ve böyle anlarda insan daha çok ihtiyaç duyuyor fark edilmeye. Ben de ‘sıkıcı’ hayatın içine bir espri katmak istedim. “Gözler daima üzerinizde…” düşüncesiyle gözleri tüm tasarımlarda kullanarak; gerek yüzeyde, gerek astarda, kadınımıza motivasyon vermeyi amaçladık. Sanat ve modanın insan üstündeki iyileştirici gücünü kullanarak mutluluk vermek idealimiz.

2016 yaz modasında neler göreceğiz? Sizin koleksiyonlarınızda neler var bu sene?
Koleksiyon hikayelerine geçmeden evvel kadınımızı tanıtmak isterim biraz. Kadınımız: güçlü, cesur, renkli, sanatı ve seyahati seven, farklı kültürleri tanıyan ve bunları kendine uyarlayan; bundan dolayı farklı olan ve farklılığı arayan stil sahibi bir kadın. Yaşam tarzına uygun giyiniyor; bazen spor, bazen sofistike, bazen artistik ama her daim farklı… “Dream woman” diyelim biz kadınımıza. Biz onun 24 saatinde yer almak istedik. işte, seyahatte, gece davetlerde, akşam yemekte, hafta sonu spor halinde ve hatta sabah güne başlarken veya plajda…
Koleksiyonlarımızdan biri “colorful woman”. Portreler ve renk kullandık çünkü rengini belli etmekten korkmayan kadınlara ulaşmayı hedefledik. İkinci koleksiyonumuzu “coupe de foudre” teması ile oluşturduk. Fransızca “yıldırım aşkı” demek olan coupe de foudre bize şöyle esin verdi: Resimler ve koleksiyon birleşiminden gelen tasarımı, ancak aşkla sevenler iyi taşıyabilirdi. Biz de aşk istedik, görür görmez bu benim olmalı diyebileceğiniz tasarımlar sunmak istedik ve koleksiyonu bir aşkta olması gereken donelerle oluşturduk. Coupe de foudre; renkli olmalı, asla sıkmamalı… Eğlenceli olmalı, cool olmalı, seni taşıyabilmeli, rahat olmalı, bazen zarif hissetmelisin, bazen spor ve kesinlikle özel.. Biraz flörtöz, bazen sofistike… Yıllarca sürebilmeli, sıkılmadan, o yüzden bazen klasikleri olmalı… Bu anlattıklarımız aşkın tanımı olmakla beraber aynı zamanda koleksiyonumuzun da felsefesi. Ve tabii ki merak uyandırmalı ve ilgi çekmeli, şuan yaptığımız gibi. Dolayısı ile biz bu tanımların altını koleksiyonumuz ile doldurmaya çalıştık. Makarna yerken adlı portreyi; eğlenceli ve spor bir kombinde kullandık. Tulumlarla cool bir şıklık sunduk. Elbiselerde romantik ama sırt dekolteleri ile bir o kadar şaşırtıcı bir kadın sunduk. Daha da özgünü, tüm renkler özel olarak basıldı, desenler bize özgü.

Sizce yabancı tasarımcılar ile Türk tasarımcılar arasındaki farklar neler?
Moda, aslında dönemsel olarak kendini tekrar eden bir döngü. Tek fark tasarımcıların gözünden onu farklılaştıracak dokunuşlar ve hikayeler aslında. Bundan dolayı, en büyük farklılık bence desen zenginliği ve art-moda işbirliği. Moda insanlara, günlük hayatın rutininden uzaklaştıracak, herkesin kendini iyi hissedebileceği, ifade edebileceği tasarımı önüne getiriyor. Yabancı tasarımcıların şu anlamda büyük bir şansı var. Arkalarında inanılmaz bir sermaye var. Moda desteği var. Büyük markalar var ve bunların ihtiyacından oluşan bir arz var. Türkiye ise tekstil üretiminde bir cennet olmasına rağmen; maalesef tasarım alanında kısıtlı bir alan. Dolayısı ile özgün olmak yerine ticari düşünmek zorunda kalıyor tasarımcı. Çünkü destek yok denecek kadar az. Bu da yaratıcılığı öldürüyor maalesef.

Tuğba Yazıcı Hakkında: 1974 yılı İstanbul doğumlu olan Yazıcı, Güzel Sanatlar Fakültesi-Resim Bölümü’nden mezundur. Aldığı eğitiminden sonra, yapmış olduğu tablolar ile 2007—2008 yılları arasında Chicago Türk Festivali, 2009 yılında Artist Sanat Fuarı, 2011 Floransa Bienali gibi birçok sergiye katıldı, Pera Güzel Sanatlar tasarım yarışmalarında iki defa ödül aldı. 2012-2014 yılında ise İstanbul Moda Akademisi’ni bitiren Tuğba Yazıcı, aynı yıl MESİAD tasarım yarışmasına katılarak ilk 15’e girdi, başarılı bulunan tasarımcılar için düzenlenen “Fashion Show”’da ilk defilesini gerçekleştirdi. 2014 yılında tablolarını tasarıma aktarma kararı alan Yazıcı, 2014 yılından itibaren tasarımlarını moda severler ile buluşturuyor. Çalıştığı kişiler arasında ise Göksel, Güneşin Kızları dizisi oyuncuları ve Eve Dönüş dizisi oyuncuları yer alıyor.

Moda

Kaynak için tıklayınız.

More